Bu Blogda Ara

24 Mart 2010

YUNAN SANATINDAKİ GELİŞMELER YONTU VE HEYKELTRAŞLAR GREK HEYKELTRAŞLIĞI...1

YUNAN SANATINDAKİ GELİŞMELER YONTU VE HEYKELTRAŞLAR GREK HEYKELTRAŞLIĞI
A)Geometriksel Dönem:
Dorlar Kıta Yunanistan’a gelemeden önce burada çok gelişmiş bir kültür olan Myken kültürü yer almaktadır. Dor göçleri sonunda bu kültür ortadan kalkmış ve Kıta Yunanistan’a Dorlar hâkim olmuştur. Bunun sonucu kültür değişerek gerilemiş ve yazıda unutulmuştur. Dorlar buradaki Akha kültürünü yakıp yıkmışlar ve böylece Hellas’ta karanlık dönem başlamıştır. O zamana kadar çok gelişmiş olan Myken sanatı ortadan kalkmış, yerine sıfırdan başlayan ve biz bu döneme figürlerin şekillerinden dolayı adlandırdığımız Geometriksel Dönem başlamıştır. Bu dönemde büyük boyutlu heykeltıraşlık eseler yapılmamaktadır. Daha çok küçük boyutlu idoller, figürünler, tören kapları, rythonlar yapılan kazılar sonucu ele geçmektedir. Bu dönemde kazılar sonucunda ele geçen buluntuların özelliklerini sıralayacak olursak; baş, boyun, kollar, bacaklar ve ayaklar silindirik bir şekilde işlenmekte, gözler ise yuvarlak ve patlak bir şekilde gerçekten uzak geometriksel bir biçimde işlenmektedir. Ele gecen buluntuların geometriksel özellikler göstermesinden dolayı bu dönem Geometriksel Dönem olarak adlandırılmıştır.
B) Oriantalizan Dönem:
Bu dönem ticaret sonucu doğudan ve Mısır’dan etkileşimin olduğu ve M.Ö.7.yy. başlarında doğu etkisinin yayılması ile başlamaktadır. Değişim kendini önce seramikte göstermektedir. Bunun nedeni seramik eserlerin günlük yaşamda daha fazla bir şekilde kullanılması, plastik eserlerin ise daha çok dine dayalı olup törensel amaçlı kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan plastik sanattaki yeniliklerin adaptasyonu daha zor olmaktadır. Çünkü toplumlarda dini alandaki değişimlerim yapılabilmesi için uygun bir ortam ve zaman dilimi gerekmektedir. Bu dönemin geç evrelerine kadar anıtsal boyutlu heykellere rastlanmamaktadır; ayrıca henüz taş tapınak mimarisine de başlanmadığından, tapınaklar ahşaptan yapılmakta idi. M.Ö.650 yılları itibari ile taş ve mermerden yapılmış tapınaklar karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemin en önemli stilistlik özelliği ise etkileşimler ve ticaret sonucu doğudan alınan dedalik stildir. Bu stilin özelliklerini kısaca sıralayacak olursak; saçların iki yana oturtulması ve şapka gibi başa geçirilmesi, gözler badem şeklinde iri ve patlak olması, burun yapısının olağandan iri yapılması ve son olarak ta yüzde görülen üçgenlik dedalik stilin belirleyici özellileridir.,
M.Ö.640- 630 yıllarına tarihlenen, arkaik dönemde karşımıza çıkacak olan ve Perslerin Akropolisi ele geçirene kadar süren genç kız heykellerine (Korea) bir adım sayılan, Ouxser Koresi ve Nikandria Artemis’i Oriantalizan dönemde taştan yapılmış ilk anıtsal boyutlu (100 cm.) plastik eserdir. Duruşlardaki en önemli özellik ellerin birinin tamamen, birini de yanda olmasıdır. Önde bulunan elin göğüs üzerinde bulunması kültsel bir ifade olarak ele alınmasına sebep olmuştur. Saçlar başa şapka gibi oturmuş, alın basık, gözler iri ve patlaktır.(Dedalik stil özellikleri) Ellerin durumu ve kafada poşuya benzeyen (Mısırlıların güneşten korunmak için kullandıkları bez parçası) saç olarak kullanılması Mısır’dan birebir alınmış özelliklerdendir. M.Ö.650 yıllarında Mısır’dan alınan ve Mısır’da 2000 yıldır hiç değişmeyen plastik sanatını Helenli ustalar yaklaşık iki yüz yıl içinde (Klasik Dönem) canlı bir insan formatına dönüştürmüşlerdir. Yani etkileşim sonucu oluşan sentez ile kendi kültürlerini yaratmışlardır.

C) Arkaik Dönem:
Bu dönem Oriantalizan dönemde yeni oluşan Yunan sanatının ilk meyvelerinin ortaya çıktığı ve plastik sanatının kendini geliştirmeye başladığı dönemdir. Arkaik dönemin plastik sanatını üç ana başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar; korealar, kouroslar ve mimari plastik eserlerdir.(alınlıklar, metoplar, frizler)
Korealar:
Korea giyimli genç kız heykellerine verilen isimdir. İlk olarak anıtsal Yunan plastiğinin başladığı dönemde ortaya çıkarlar (M.Ö.650/640) ve arkaik dönem sonuna kadar (M.Ö.490/480) devam ederler. Üzerlerine giydikleri kıyafetleri sıralayacak olursak; peplos, khiton, himation ve epiplemadır. Koreaların en fazla yapıldığı dönem M.Ö.560- 510 yıllarıdır. Bu heykellerde giysi M.Ö.6.yy.dan itibaren asal öğe haline gelmektedir. Bu heykellerdeki gelişim; arkaik gülümsemenin gelişimi, vücuttaki gelişim, elbisedeki gelişim olarak incelenebilir.
Batı Anadolu ve Kyklat etkili Korealar, Mısır etkisinin devam ettiği fakat elbiselerde bir çeşitliliğin gözlemlendiği, elbise kıvrımlarının belirtilmeye başlandığı, vücutta Oriantalizan dönemde görülen kalınlığın yerini bir incelmeye bıraktığı ve en önemli özellik olarak Arkaik gülümsemenin başladığı dönemdir.
Erken Akropolis Koreaları ise; Arkaik gülümseme sonucu yanaklarda çıkıntıların oluştuğu, saçların erken örneklere nazaran daha iyi işlendiği, gözlerin gerçeğe yakın belirtildiği gibi özellikler göstermektedir. Ayrıca bu dönemi belirten en önemli tarihleme kriteri elbisede karşımıza çıkmaktadır. Elbisenin (himation) bir kırlangıçkuyruğu oluşturması bu dönemi tarihleyen en önemli tarihleme kriterlerinin başında gelir.
Orta Akropolis Korealarında doğal gelişim artık kendini göstermeye başlamıştır. Eller ve kollardaki proporsuyon bozukluğu kısmen giderilmiştir. M.Ö.530’dan sonra detaylara ve elbiseye daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. Elbiseler ve vücut bu dönemle birlikte ayrı işlenmiştir. Elbiselerdeki yoğun ve zengin kıvrımlar bu dönemde net bir şekilde gözlemlenmektedir. Kıyafet olarak peplos ortadan kalkarak yerini Ionia’dan alınan khiton ve himationa bırakmıştır. Yüz uzuvları saçlar ve gülümseme yerine oturmaktadır. Gözlerde aşırı gülümsemeye bağlı olarak gamzeler oluşmaktadır. Saclarda bir çözülmüşlük ve zengin bir uygulama bulunmaktadır. En önemlisi ise bir tarihleme kriteri olarak himation öne doğru uzatılmış elin üstünden atılarak ikinci kırlangıçkuyruğunu oluşturmuştur. Elbise ve vücudun ayrı yapılması, kolların kırılıp vücuttan ayrılması, elbisenin altından bacakların verilmesi bu dönemi tarihlememizi sağlayan önemli kriterlerdir.
Geç Akropolis Korealarını Arkaik sonu ve Klasik başı olarak ta adlandırılabilir. Bunun nedeni bu dönemde görülen yeniliklerin bir geçiş dönemi özelliği göstermesinden kaynaklanmaktadır. Arkaik dönemi en belirgin yapan özellik figürler üzerindeki arkaik gülümsemedir. Perslerin Akropolisi işgal edip yıkmaları ile arkaik dönem sona erer. Yaklaşık M.Ö.500- 490 yılları ile arkaik gülümseme ortadan kalkmaya başlamıştır. Bu grubun özellikleri arasında; gülümseme ortadan kalkmakta ve ciddi donuk bir surat ifadesi verilmekte, vücut ve elbiseler ayrı işlenmekte, kollar vücuttan ayrılarak heykellerde hareketlilik artmaktadır. Böylelikle oraiyantalizan dönemle başlayan heykeltıraşlık eserlerdeki değişim arkaik dönemle tamamlanmakta (M.Ö.480) ve klasik döneme geçiş başlamaktadır. Bu özellikleri en iyi yansıtan örnekler Euthydikos Koreası ve Akropolis 684 nolu korea vb….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder