Bu Blogda Ara

24 Mart 2010

Steller:(Klasik dönem Heykeltıraşlığı)

Steller:
 
Arkaik Devrin sonuna doğru New York ve Aristion stelleriyle güzel örneklerini vermiş olan bu çeşit eserleri yaklaşık olarak İ.Ö.490yılına ait Alxenor stelinden sonra Ciddi Stil safhasında da bazı örneklerine rastlıyoruz. Bunlar arasında Düşünen Athena Sunion Nîsyros. Giustiniani (Beriki Kız) Taşoz ve Anadolu'da bulunmuş olması bakımından da Sinop kabartmaları zikredilebilir. Hemen şunu da ilave edelim ki ciddi stil saffahasında steller ve özellikle mezar taşı olarak bu çeşitte eserler Attika da çok azdır.Ancak Parthenon ile birlikte Attika kabart­ma Sanatı gelişir ve böylece mezar taşı olarak steller yüzyılın sonuna doğru güzel örnekler vermeye başlar.
 
Giustiniani steli:
Koleksiyoncuya göre isim alan, bazen de Berlinli Kız diye adlandırılan eser Kyklad adalarının birisinde ele geçmiştir.Stel üzerinde tasvir edilen kız duruşu, yüzünün ifadesi ve mezar ha­vasına uyan hali ile Ciddî Stili iyi bir şekilde aksettirmektedir. Genç kı­zın, elinde tutulduğu pyxisten aşağıda duran kaba, tütsü için bir şeyler attığı anlaşılmaktadır. Stelin üst kısmında volüt ve çeşitli yapraklar­dan meydana gelmiş bir akroter yer almıştır. Elbisenin kalın ve dik olan, bilhassa yanda geniş zikzaklar yaparak aşağıya doğru inen kıvrım­ları Ciddî Stilde görülen özelliklerdir. Bu bakımdan eseri Olympia Zeus tapınağı zamanına tarihlemek mümkündür. Eserde en belirli ye­nilik, hafif kıvrılan dizin elbise altında belli olmasıdır.
 
Üzgün Athena:
Akropolis’deki müzede bulunan stelde Athena'yı düşünür vaziyet de tasvir edilmiş olarak görüyoruz. Figür düz bir kabartma olmakla birlikte belden yukarı kısımda fark edilen hafif dönüş ve kollarda görülen plastik özellik ile dikkati üzerine çeker. Ayrıca eserde sol kolun hareketine ve aldığı şekle karşı sağ kolun aşağı doğru inmesi ve elin kalçaya dayanması ile bir mukabil hareket meydana gelmiştir. Eğri duran vücudun ağırlığı, mızrak ile sağ bacak arasında bölünmektedir. Elbisenin dik kıvrımları Delphili Arabacı ile Olympia Zeus tapmağı eserlerini hatırlattığından bu steli  î.ö. 470-460 yılları arasına vermek mümkündür.
Sunion Steli:
Sunion’da bulunmuş olan ve başında çelenk ile meşgul olduğu için galip gelmiş bir atlete ait olduğu tahmin edilen kabartma, profil ile cepheden tasvir arasında bir durum gösterir. Bir nevi derinlik sayabileceğimiz bu özelliğini eser, vücudunun sağ tarafının kısa, dar tasvir edilmesi sayesinde kazanmıştır. Eserde görülen bu ileri özellik yanında göz hâlâ cepheden tasvir edilmektedir. Dudakları ve göz kapaklarının belirli ifade edilmiş olmasını ve bilhassa vücudun tasvir şeklini göz önünde tutarak steli î.ö. 470 civarına vermek mümkündür.
Pharsalos Kabartması:
Bulunduğu yere göre isim alan ve Louvre'da muhafaza edilen stel, bir mezar taşıdır. Üzerinde iki kızın tasvir edildiği stelin alt yarısı kırılmış oluğundan figürlerin belden aşağı kısımlarının şekil ve durumları bilinmemektedir. Normal olarak birinin oturması, diğerinin ayakta durması beklenirse de figürler birbirine çok yakın olduklarından, ikisi de ayakta tasvir edilmiş de olabilir. Figürler, tasvir ve özellikle saç ve elbise şekli bakımından birbirine çok benzer. Konunun tertip ve tasvirinde, figürlerin ellerinde tuttukları kese ve çiçekler önemli bir rol oynamış ve seyircinin dikkati bunlar üzerine çekilmek istenmiştir. Teselya'da bulunmuş olan bu eser figürlerin ifadesi ve tasvirlerdeki zenginlik bakımından İon özelliği taşır. Sağ taraftaki figürün gözünün bariz şekilde cepheden yapılmış olması gibi bazı özelliklere rağmen Pharsalos kabartması î. ö. 460 civarına tarihlenebilir.
 
Taşoz Mezar Kabartması: 
Ege denizinin kuzey kısmında küçük bir ada olan Taşoz'dan İstanbul Müzesine getirilen mezar taşında ölen kimse için verilen ziyafet ile ilgili sahne tasvir edilmiştir. Ölen kimse ortada kline üzerinde görülmekte, arkasında karısı, ön tarafta da sunacağı içkiyi almakla meşgul olan bir genç bulunmaktadır. Kadının sakin oturuşunda, baş ve saçlarının şekil ve yapılışında Olympia eserlerinin stil ve havası kendini gösterir. Bu bakımdan eser î.ö. 460-450 yılları arasına tarihlenebilir.
 
Nîsyros Ste1i  :
İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan bu stelde bir atlet, sol elinde mızrağını tutuyor ve vücudunun bütün ağırlığını sağ bacak taşıyor şekilde tasvir edilmiştir. Başını hafifçe öne eğen ve sakin duran figürde kollar ve bacaklar oldukça hareketli ve sağ bacak dizde bariz bir bükülme göstermektedir. Saçın Olympia eserlerini, hattâ ensedeki görünüşüyle Myron'un Diskobol'ünü hatırlatması bakımından eseri î.ö. 450 ye doğru tarihlemek mümkündür.
 
Sinop  Mezar Taşları:
Sinop'ta-ele geçen ve şimdi Kastamonu Müzesinde bulunan iki mezar stelinden birisinde, İon tarzında bir yapı önünde oturan bir kadın ile bunun, karşısında ayakta duran iki kadın görülmektedir. İkinci stelde ise akroterli bir alınlık altında bir kadın oturmakta ve bunun karşısında diğer bir kadın ayakta durmaktadır.Taşralı ve biraz da acemi olan ustaların elinden çıkan bu kabartmalarda figürler yandan tasvir edilmişlerdir. Bilhassa gözlerin badem şeklinde olması, elbisenin kol üstünden sarkan kısmında zikzak kıvrımların bulunması, ustaların eskiye ait
stille çalıştıklarını gösterir. Ayakta duran figürlerin alt kısımları, görülmeyeceği düşüncesiyle tasvir edilmekten vazgeçilmiştir. Figürlerde tamamen Ciddî Stilin özellikleri hakimdir. Bu bakımdan eserleri î. ö.460 veya biraz sonrasına tarihlemek mümkündür.
Pers harplerinden itibaren Attika da az rastlanan mezar stelleri Millet’in Kolonisi sinopta bulunmuş olmak ananenin doğuda devam ettiğini gösterir Ayrıca bu stellerde, eski gelenek olan tek figürün yerini aile tasvirlerinin alması ve doğulu bir özellik olan İon tarzında naiskos (ev) Tasvirinin bulunması önemlidir. 
Safhanın sonuna  ait birkaç eser daha zikrederek Ciddî Stili tamamlamak mümkündür.Roma'da Torlonia Müzesinde bulunan, Hestia sopasına dayanmış ayakta duran bir kadın heykelidir. Zamanın yenilikleri eserde sadece gövdenin yukarı kısmında, başın yana doğru dönmesi ve kolların hareketinde görülür. Belden aşağısını kalın ve dik kıvrımlı elbise tamamen örtmekte ve bacakların hareketi belli olmamaktadır.
 
Aspasia ve Penelope :
Aynı şekilde safhanın sonuna verilebilecek eserlerdir. Eşi Odysseus'un yolunu yıllarca Bekleyen üzgün Penelope'yi tasvir eden orijinal heykelin elimizde mevcut üç kopyasından ikisi Vaticari Müzesinde bulunmaktadır. Diğer biri de İranda Büyük İskender'in tahrip ettiği Persepolis sarayının kalıntıları arasında ele geçmiştir. Bu bakımdan İran'daki eserin Klâsik Devirde yapılmış olması gerekmektedir. Yalnız, E. Langlozt'un kanaatine göre bu eser i.ö. 460 yıllarında yapılan orijinal Penelope heykeli değil, fakat 5. yüzyılın sonunda veya 4. yüzyılda yapılan bir Grek kopyasıdır.
Likya bölgesinden safhanın sonuna verilebilecek eserler vardır. Britis Museum'a Xanthos'dan gelmiş olan ve vaktiyle mezarların cephelerinde yer aldıkları anlaşılan Sphinxlerde , derinliğin tam manasıyla ifade edilememiş olması ve gözlerin cepheden yapılması gibi eskiye verebileceğimiz özelliklerin yanında, yüz ifadesinde ve çenenin tok halinde Ciddî Stilin bariz özelliklerini bulmak mümkündür. British Museum'a yine Xanthos'dan gelmiş olan araba ve süvarileri  Olympia Zeus tapmağı zamanına tarihlemek mümkündür. Bu kabartmalarda insan ve hayvan tasvirlerinde doğulu özellikler barizdir. Atların dizgin ve sırtlarmdaki ince minderle birlikte tasvir edilmeleri Grek heykeltıraşlığında âdet değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder