Bu Blogda Ara

24 Mart 2010

Yüksek safha devamı.....

Polykleitos:
Polykleitos Argos'ludur. Bunu hem antik yazarların beyanlarından hem de eserlerinin gösterdiği Dor özelliğinden anlıyoruz. Hocasının kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Yazılı belgelerden, sanatkarın faaliyet yıllarının İ. ö. 460-420 yılları arasına rastladığı ve böylece Pheidias'tan sonra 10 yıl daha çalıştığı anlaşılmaktadır. Eserlerini tunçtan yapan sanatkâr aynı zamanda bir teori sahibidir. Yeni bir ölçü ve sistem ortaya koymuş, vücut ve uzuvları, birbirine olan nispetleriyle ifade etmek istemiş ve getirdiği bu yeni sistemi «Canon» adlı kitabında açıklamıştır. Bu kitabın bazı kısımları antik yazarların aracılığı ile zamanımıza kadar intikal etmiştir. Ölçü ve sistemini göstermek amacıyla yapmış olduğu «Canon» adlı bir heykelinden de bahsedilir. Sanatkârın eseri olarak antik kaynakların bildirdiği Doryphoros ve Diadumenos adlı eserlerin kopyaları elimize geçmiştir. İlerde göreceğimiz gibi Sosikles ve Berlin amazonlarından birini Polykleitos'a verdiğimize göre sanatkârın bu eserinin de kopyasına sahibiz demektir. Antik kaynakların önemle üzerinde durdukları ve Pheidas'ın Zeus'u ile karşılaştırdıkları Hera'yı tasvir eden heykelin ise sadece paralar üzerinde tasvirlerini görüyoruz.
Konu olarak Polykleitos daha ziyade çıplak atlet heykellerini seçmiş, başarısını bunlar üzerinde sağlamış ve sanata getirdiği yenilik de bu yolda olmuştur. Bu bakımdan zamanın diğer büyük sanatkârı olan Pheidias'tan ayrılmaktadır. Eserlerindeki derinlik,   vücut ve uzuvlarda temin ettiği ritim ve bariz kontra post Polykleitos'un sanat yönünden karakteristik tarafını teşkil eder. Sanatkârın ikinci derecede olan diğer özelliklerini eserlerini incelerken göreceğiz.

Doryphoros:
«Mızrak Taşıyan» adı verilen bu eserin ele geçen çeşitli kopyaları arasında Pompei'de bulunup Napoli Müzesine getirilen mermer kopya bize Doryphoros ve dolayısıyla Polykleitos'un sanat özelliği hakkında tam bir bilgi vermektedir. Eserin bariz hususiyeti ve Polykleitos'un getirdiği en önemli yenilik, ayağın geriye doğru atılmasıyla figürün derinlik kazanmış olmasıdır. Geriye atılan sol ayak zemine sadece uç kısmıyla basmakta ve vücudun ağırlığı tamamen diğer bacak tarafından taşınmaktadır. Böylece yük taşıyan taraf ile taşımayan arasında çok belirli bir ayrım meydana gelmiştir ki buna arkeolojide kontra post adı verilir. Bu açıdan daha önceki eserlere bakılacak olursa aradaki ayrımın belirli olduğu görülür. Eserin derinlik kazanmasına sol kolun hareket etme şekli de yardım etmektedir. Bu kolun dirsekten itibaren yere paralel şekilde seyirciye doğru uzanmasını, sol bacağın geriye doğru atılmasına karşı ahenk ve dengeyi temin için yapılan bir karşı hareket olarak kabul etmek mümkündür.
Eserde adaleler ve vücudun diğer hatları bariz bir şekilde belirtilmiştir. Saçın başa yapışmış gibi gözükmesi, tırpan şekline benzeyen büklerin fazla plâstik özellik taşımaması her halde sanatkârın, eserlerini tunçtan yapması sonucunda kazandığı bir alışkanlıktır. Saç alında ortadan ikiye ayrılmakta ve nispeten simetrik bir şekilde saç telleri ve bukleler aşağıya doğru sıralanmaktadır. Uzuvlar ve vücut hatları takip edildiğinde eserin bir derinliğe sahip olduğu bariz bir şekilde görülür.
Omuzun geniş, vücudun adaleli, yüzdeki soğukça ifade ve orta boylu olma gibi özellikleri Peloponnes'e atfetmek de mümkündür. Buna karşılık vücutta tatlı diyebileceğimiz bir ritim, hareket vardır. Göğüsten gelen hat izlendiğinde vücuttaki esneme görülebilmekte ve başın sağ tarafa dönmesiyle bu esneme daha da belirli olmaktadır.

VVestmacott :
Şimdi British Museum'da bulunan ve Westmacott diye tanınan eserin Polykleitos'un Olympiadlarda birinci gelen Kyniskos için yaptığı heykelin kopyası olması muhtemeldir. Onun için bazı kitaplarda bu eserin adı Kyniskos olarak geçer. Zira VVestmacott'un duruşu, Kyniskos heykeline ait ele geçen kaidedeki ayak izlerine tamamen uymaktadır. Eserin ayağını geriye atış şekli Polykleitos stilindedir. Yalnız, basan ayak ile geriye atılan ayak Doryphoros'a nazaran taraf değiştirmiştir. Sanatkârın en eski eserlerinden biri olduğu anlaşılan Westmacott, başına çelenk koymak istediği için yatı tarafa doğru fazlaca eğilmiştir.

Narziss:
Louvre'da bulunan bu eseri gösterdiği özelliklerden dolayı Polykleitos'a vermek isteyenler vardır. Figür gerilmiş olan sol kolu ile yan taraftaki desteğe dayanmakta ve bu sayede vücut ağırlığının bir kısmı bu tarafa aktarılmaktadır. Sol ayak, Polykleitos'un eserlerinde olduğu gibi tamamen boştadır. Sağ ayağın ilerde gözükmesine karşılık, sağ kol geriye, vücut arkasına gitmiş ki bu denge temini için yapılan bir hareket ve aynı zamanda eseri Polykleitos sonrasına götürebilecek bir yeniliktir.



Yağ Döken Atlet :
Stil karşılaştırması yaparak bu eseri de Ploykleitos'a vermek mümkündür. Yağ dökmek için kolların aldığı şekil ve hareketlerde bir denge göze çarpar. Bilhassa başın şek¬lini, saç ve bukleleri, Doryphoros'da görülenlerle karşılaştırabiliriz.

Diadumenos :
Antik Devirde Doryphoros kadar itibar görmüş olan bu eserin Delos'ta ele geçen bir kopyası şimdi Atina Millî Müzesinde bulunmaktadır. Atlet orijinalinde kolunu kaldırmış, bandı başına bağlar vaziyette tasvir edilmiştir. Bu eser Doryphoros ile karşılaştırıldığında Polykleitos'a ait özelliklerin bunda daha da gelişmiş olduğu görülür. Göğüs hattı daha meyillenmiş ve vücuttaki ritim daha tatlılaşmıştır. Ayak Doryhporos'ta olduğu gibi geriye atılmış, fakat ökçe kısmında iç tarafa doğru hafif bir dönüş meydana gelmiştir. Adaleler ve yüzdeki ifade daha yumuşak, baş biraz daha yan tarafa dönmüş ve hafifçe öne doğru eğilmiştir.
Yukarda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere Diadumenos'un, tetkik ettiğimiz safha içinde geç bir tarihe ait olması gerekir. Böylece kopyalar halinde elimize geçen ve başını bağlayan diğer atlet heykelleri arasında bunun Polykleitos'a daha yakın olduğu görülür. Kollardaki yumuşak hareketi sanatkârın Hera'sı ile karşılaştırmak mümkündür. Bütün bu özellikleri göz önünde tutarak Doryhporos'u i.ö. 450 - 440 yılları arasına, Diadumenos'u i.ö. 420'ye doğru tarihlemek mümkündür.

Hera Heykeli:
Argos’daki hera tapınağına ait hera heykelini sanatkar hayatının sonuna doğru yaratmış olmalıdır.Pusanias bu heykel, Hera kolossal bir eserdir.Taht üzeririnde oturur.Altın ve fildişinden yapılmıştır. Başında tacı vardır.Bir elinde nar diğer elinde asasını tutar diye tasvir eder eserin koyası elimize geçmemiştir.Argos heraionunda yapılan kazılarda sadece eserin kaidesi bulunmuştur.Bu bakımdan eser hakkında bilgimiz antik yazarların izahlarına ve paralar üzerinde görülen tasvirlere dayanmaktadır.Strabon Hera heykelini Pheidias  Zeus heykeli ile karşılaştırmakta ve işçilik bakımından ikinci derecede kaldığını söyler. Tanrı kadına ait bu heykelin paralar üzerindeki tasvirlerine bakıldığında kolların vaziyetinde Polykleitos’a ait ritim göze çarpar eskiden Juno Ludovisi ve Hera Farnese’nin Polyklitos’a ait heranın kopyaları oldukları üzerinde durulurdu.

Aphrodite:
Napoli müzesi ve Louvre’da bulunan ve muhtemilen Aphrodite’ye ait orijinal bir heykelin kopyaları olan eserler Polykleitos’a ait bazı özellikler gösterirler. Hareket eden ayağın sadece ayak uçlarına basması saçın şekli vücut ve kolların hareketindeki ahenklilik Polykleitos’un diğer eserlerinde görülen özellikleri hatırlatır. Vücudun kol ve bacakların dolgun yapılışı ile eserin bodur görünüşün yüz ifadesi ve başın şeklini de yine aynı özellikler arasında sayabiliriz. Yalnız elbise başka bir stilde yapılmıştır. Bunu Polykleitos’a maaletmek için elimizde hiçbir tutanak yoktur. İlerde göreceğimiz gibi bu eserin orijinalini Arkesilaos’un ve Alkamenes’in Aproditeleri olarak kabul edenlerde vardır.

Amazon:
Polykleitos’un amazon heykeli üzerinde biraz  sonra Kresilas bahsinde duracağız. Polykleitos’u zamanın diğer büyük sanatkarı Pheidias ile karşılaştırırsak stil ve getirdiği yeniliklerle ilgili bazı hususları anlamak daha kolay olacaktır.Pheidias tanrıları ihtişam ve özellikleriyle belirtmiş ve şöhretini bu yolda sağlamıştır. Polykleitos ise daha ziyade atlet gibi mütevazi konular seçmiş ve başarıya bunları ifade etmede ulaşmıştır. Sanatkarı her şeyden önce insan vücudu ve anatomisi uzuvların hareketi ilgilendirmektedir.Hareketler basit olmaklar birlikte ahenklidirler.Sanatkar atlet figürlerinde adaleleri bariz bir şekilde belirtmiş vücudun hatları üzerinde durmuş damarlara varıncaya kadar ifade etmeye çalışmıştır. Bütün bunlar eserin hacim ve derinlik kazanmasına yardım etmektedir.Pheidias’ın önemle üzerinde durduğu elbisede kıvrımlara karşı Polykleitos’un fazla ilgi duymadığı anlaşılmaktadır. Klasik devrin çeşitli sanatkarlarına ait figürlerle Polykleitos’un eserleri karşılaştırıldığında bunların orta boyda oldukları söylenebilir.

Kresilas:
Kresilas’ın Girit teki Kydonia şehrinden gelerek Atina’ya yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Sanatkarın faaliyet yıllarına Pheidias ve Polykleitos ile Ephesos için Amazon heykeli yapma yarışmasına katılması ve Perikles’in heykelini yapmış olmasıyla tayin ediyoruz. Buna göre Kresilas’ın sanat hayatı i.ö. 450-425 yılları arasına rastlamaktadır.

Perikles:
Plinius tarafından Kresilas’ın eseri olarak zikredilen Perikles Heykeli anlaşıldığına göre sanatkarın en meşhur eseridir.Heykelin sadece roma devrinde yapılan kopyaları elimize geçmiştir. Biritişh Museum ile Vatikan ve Berlin Müzelerinde bulunanlar hem Perikles hem de sanatkar hakkında bize fikir vermektedir.Eserin 5. Yy. sanat anlayışı idealizm ve Klasizmin hudutları içinde yapılmış olan bir portre gibi bakabiliriz: Uzun bir baş devlet adamı olmanın verdiği mesuliyeti duyan düşünen bir ifade ve Stratek olmanın  alameti sayılan Korinth miğferi.

Yaralı:
Kresilas’ın diğer bir eseri de yaralıyı tasvir eden heykelidir. Pilinius Kresilas’ın bir yaralıyı tasvir eden eserinden bahseder Pausaniasda Akropolis te Diirtephes ‘e ait tunç heykelden bahseder.Akropolisteki araştırmalarda Kresilas’ın adını taşıyan Diirtephes’e ait bir kaide bulunmuştur. Bu üç husus birleştirilerek bir neticeye varılmış ve Kresilas’ın bir yarlıyı tasvir eden eserinin mevcut olduğu anlaşımıştır. Bavai de bulunan tunç heykelciğin bu yaralının kopyası olduğu tahmin edilmektedir.Stil karşılaştırmaları yoluyla bu eseri hakikaten Kresilas’a vermek mümkündür.Gözün üst kapağını kalın ve aşağıya doğru biraz düşük olması ve böylece alt kapakla arasında meydana gelen ve kanala benzeyen şeklin Periklesin Vatikanda herme tarzındaki portresinde de buluyoruz. Ayrıca yaralıda Amazonlara da benzeyen taraflar da vardır. Bilhassa duruş bakımından Pheidias’ın Mattei Amazonuna çok benzemektedir. İkisi de yaralı ve düşmek üzeredirler ve ikisinin de yaraları sağ bacaklarındadır. Diirephes elbise kıvrımlarının fazla plastik
Özellik taşımaması bakımından Sosikles Amazonuna yüz ifadesi bakımından ise daha ziyade Berlin Amazonuna benzemektedir. Bütün özellikler göz önünde tutularak Kresilas’ın zamanın iki büyük sanatkarı Pheidias ve Plykleitos  gibi yenilikler yaratan bir sanatkar olmadığı söylenebilir.

Athena Velletri:
Kresilas’a verilen Louvre’daki kopyasına göre tabiiden büyük olan bu eserin Klasik Devirde önemli olduğu ve Pheidias’ın Athenalarını yanında yer aldığı söylenir. Tanrı kadın Perikles de olduğu gibi Korinth miğferin taşıması göz kapaklarının bariz bir şekilde işlenmesi ve birbirine  yaklaşmış olması bakımından Kreisilas’ın sanat özelliğini gösteriri Athena’nın sağ elinde mızrak sol elinde nike bulunduğu tahmin edilmektedir.Kemeri biraz yukarda bağlanmış olan Peplos’un alt kısmını manto kapatmakta ve dikey kıvrımlar bütün şekliyle gözükmektedir.
  Lippold Artemis Aricia’da sanatkar Kresilas’a ait bazı özellikler bulunur.

Amazonlar:
Plinius’un Natüralis Historia adlı kitabından bildirdiğine göre zamanın sanatkarları Pheidias Plykleitos Kreisilas Phradnun Ephesos Artemis Tapınağı için amazon heykeli yapma yarışmasına katılırlar ödülü Plykleitos’un kazandığı bu yarışmadan Pheidias’ın ikinci Kreisilas’ın üçüncü oldukları anlaşılmaktadır. Elimize geçen amazon heykelleri tarihin bu önemli sanat olayını teyit etmektedir. Roma devrine ait kopyalar olan bu amazonların ilk bakışta kısa chiton giymeleri sakin yorgun ve hatta yarlı olduklarını gösteren ifadeler gibi müşterek özellik taşıdıkları göze çarpar fakat Stil bakımından üzerinde durulduğunda aralarında farkların mevcut olduğu görülür ancak dört tip amazondan Plykleitos ve Kreisilas’a verilmek istenen ikisi üzerinde anlaşmazlık çıkmıştır.
  Şimdi ise Berlin ve onun aynısı Kopenhag Müzesindeki Amazonlar Lippold Poulsen ve Schhuchardt tarafından Kreisilas’a verilmektedir. İki görüşünde haklı tarafları vardır.Hatta bir kısım arkeologlar tarafından Sosikles Amazonunun başı olarak kabul edilen Roma National müzedeki başın gösterdiği yüksek işçilikten dolayı birinciliği kazanan esere  ait olması gerektiği de bu hususta bir delil olarak kullanılabilir.Roma National Müzede bulunan bu başta Plykleitos’a ait diğer eslerin yüzlerinde görüldüğü gibi tam bir etos his hakimdir.

Safhanın Diğer Eserleri:
Niobidler:
Arkeolojide Niobidler diye bilinen heykeller Nieobe’nin çocuklarını tasvir eden eselerdir burada üzerinde duracağımız niobidlerin zamanında bir tapınağın alınlığında yer aldıkları tahmin olunmaktadır mitolojiye göre Tantalos’un Niobe Teb Kralı ile evlenmiş ve yedisi kız yedisi erkek olmak üzere ondört çocuk dünya ya getirmiştir. Çok  çocuğundan dolayı mağrur niobenin öğünmeleri Letoyu çok üzer Apollon ve Artemis Niobidleri öldürmekle annelerinin intikamını korkunç bir şekilde alırlar.
Kopenhag Müzesinde bulunan Niobide kaçarken ok isabet etmiş ve kız yıkılmak üzereyken tasvir edilmiştir. Roma National Müzede bulunan diğer bir Niobid yine düşmek  üzereyken tasvir edilmiştir. Kollarının vaziyetinden okun sırtına isabet ettiği anlaşılan kızın gözlerinin aldığı şekil ve dudaklarının hafif  açık oluşundan duyduğu acının ifade edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Yüzde görülen bu acıya karşılık genç kızın elbiseden sıyrılmış olan vücudu bütün tazeliğini muhafaza etmektedir. Ayrıca Kopenhag Müzesinde yere uzanmış vaziyette birde erkek Niobid  vardır. Bunların hepsi için İ.Ö.440-430 arası teklif olunabilir.

Apollon Tiber:
İ.Ö.450 civarına verilebilecek bir eserdir.

Eleusis Kabartması:
2.20m yükseklikte olan itaf stelinde Demether ile Persephone arasında yer altından yer yüzüne başağı getirecek olan Triptolemes’i tasvir edilmiş olarak görüyoruz.Sahnede hakim olan sesizlik Demeter’in elbisesinin dik kıvrımları ve nihayet yüz hatları bu eseri Ciddi Stelle yaklaştırırsa da, figürlerin duruşundaki gevşeklik ve Kore‘nin sol ayağının sadece burun kısmıyla yere basması eseri İ.ö.440-430 arasına tarihlemeyi mümkün kılar.Esasen elbise ve belden yukarıda görülen ince kıvrımlar Parthenon frizleri zamanını gösterir.

Hermes, Eurydike, Orpheus Kabartması:
Eurydike’nin Orpheus’tan ayrılışı gibi hazin olayı tasvir eden eser safhanın sonuna ait olup, Attika kabartma sanatının en güzel örneklerinden birini teşkil eder.Figürler ve gevşek sakin duruşlarıyla Plykleitos’un özelliklerini hatılatırlar biraz önce gördüğümüz Eleusis Kabartmasında da olduğu gibi bu zamanda Mitolojik konular daha çok üç figürlü gruplar halinde tertip edilmektedir. Ele geçen çeşitli kopyalar arasında Napoli National Müzede bulunan en güzelidir.İstanbul arkeoloji müzesine Pella’dan gelmiş olan mezar taşı Polyklet özelliği göstermesi bakımından safhanın i.ö. 420 civarına verilebilecek bir eserdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder